Neden Her Mağazada Bedenler Farklı? Kadın Beden Algısı ve Güzellik Sektörünün Görünmeyen Etkisi

Sen de fark etmişsindir bir mağazada M beden bir kıyafet üzerine tam otururken başka bir mağazada L beden sana küçük gelmiştir… Bunu çok fazla yaşıyorum. Girdiğim bir mağazada denediğim L beden eteklerin hepsi küçücük kalırken yan mağazada S beden eteğin bana büyük geldiğini gördüm. Arada bu kadar fark olunca da artık bi düşündüm tabi nedir bunun sebebi, standardı? Biz kime göre neye göre bedenlerimizi kalıplandırıyoruz?

Bazen aynı mağaza içinde bile bedenler arası farklar oluyor. Hadi modelden modele değişiyor diyelim yine de bazı bariz farklar merak uyandırıyor…

Kıyafet bedenlerinin mağazadan mağazaya değişiklik göstermesi sadece üretim farklarından kaynaklanmıyor. Daha derin, daha görünmez ama bir o kadar da güçlü bir etken var: beden algımızı şekillendiren güzellik endüstrisi ve tüketim kültürü.

Standart Yoksa Kime Göre Kaç Beden?

Kıyafet bedenleri için küresel anlamda kabul görmüş kesin bir standart yok. Aslında basitçe, bu farklılığın sebebi de bu durum. Her marka, kendi hedef kitlesine ve pazarlama stratejisine göre ölçüler belirliyor. Kimisi “daha ince gösteren” kalıplarla bedenleri küçültüyor, kimisi ise “daha rahat ve kapsayıcı” diyerek bedenleri büyütüyor. Bu sistemde siz aslında sadece kıyafet değil, bir duygu da satın alıyorsunuz: bedeninizin ‘yeterli’ ya da ‘eksik’ olduğu hissi.

Beden Algısı ile Oynayan Görünmez Oyun

Standartların belirlenmemiş olması ise kadınları, bedenleri hakkında daha çok düşünmeye ve uğraşmaya yöneltiyor. Kadınlar olarak çok eski tarihlerden bu yana "ideal beden" algısıyla şekillendirilmeye çalışılıyoruz. Moda ve güzellik endüstrisi, bu algıyı yönlendirerek bizi sürekli bir değişim, bir dönüşüm içinde tutmak istiyor. Çünkü biz kendimizi eksik hissettikçe, daha çok ürün, daha fazla çözüm arıyoruz. Bazen bu bir korse oluyor, bazen "mucize" bir detoks çayı, bazen de sadece başka bir beden denemesi... Bir yandan da daha küçük bedenlere rahatça uyum sağlamış olmak daha iyi hissettiriyor ve o mağazaya bakışımız da bundan etkileniyor. Artık kim nasıl bir pazar yönetimi seçerse heralde… Ama şüphesiz ortak bir odak var ki o da kadın bedeni…

Çözüm: Bedenimize Saygı Duymak, Sistemi Sorgulamak

Kıyafet etiketleri sizi tanımlamaz. Bedeninizin karşılığı bir sayı değil, yaşanmışlıklar, duygular ve hayatla kurduğunuz ilişkidir. Her alışverişte aynada gördüğünüzden önce içinizi dinleyin: O beden size ait, sevgiye ve saygıya değer. Bir mağazada değil, kendinizde eviniz olsun.

Güzellik dayatmalarına karşı beden farkındalığı geliştirerek, bu sistemin üzerimizdeki etkisini kırabiliriz. Etiket değil his, sayı değil sağlık odaklı düşünmeyi seçtiğimizde gerçek konforu bulabiliriz. Bedenimiz kıyafetlere göre değil, kıyafetler bedenimize göre değişmeli. Uyum sağlayan bedenimiz değil, kıyafetler olmalı.